Türkiye ’nin en büyük ilaç yolsuzluğu “Roche skandalı” davası geçen hafta zaman aşımından sessiz sedasız düştü.

ilac-skandali18 sanığın devleti yaklaşık 8 milyon TL zarara uğrattıkları gerekçesiyle yargılandıkları dava, görevsizlik kararı verilen dosyanın gerekli mahkemeye gönderilmek yerine ağır ceza mahkemesinde bekletilmesi üzerine düştü.

Türkiye’nin en büyük ilaç yolsuzluğu olarak gündeme gelen ve “Roche skandalı” olarak bilinen soruşturma, 2004’te başlamıştı. Hazırlanan iddianamede Roche firması yönetileri ve bazı bürokratların, yüksek fiyatla ilaç satarak devleti yaklaşık 8 milyon TL zarara uğrattıkları suçlaması yer almış, Roche eski Genel Müdürü Faruk Yöneyman, Roche firması yöneticileri ve bazı bürokratların da aralarında bulunduğu 18 kişi hakkında “çete üyesi olmak”, “görevi kötüye kullanmak” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarından 6 ile 26 yıl arasında hapis cezaları talep edilmişti.

Dosya gitmedi!

İlk duruşması 10 Haziran 2006’da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 28 Mart 2008’de karar çıktı. 18 sanık hakkında “çıkar amaçlı örgüt kurmak” suçundan beraat kararı verildi. Mahkeme, “ihaleye fesat karıştırmak ve görevi kötüye kullanmak” suçlarına ilişkin ise görevsizlik kararı vererek, dosyayı İstanbul Asliye Ceza mahkemelerine gönderdi.

Ancak dosya, dağıtım yapacak ilgili birime gönderilmedi, 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bekledi. Bu süreçte, daha önce 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “çete” suçlaması yönünden verdiği beraat kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından deliller eksik incelendiği gerekçesiyle bozuldu. Yargıtay’ın bozma kararının ardından dava yeniden başladı. Bu süreçte 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde değişiklik oldu. Aralık 2012’de Mahkeme Başkanı Zafer Başkurt’un yerine Ömer Diken başkan olarak atandı. Diken, Roche davasının “örgüt kurmak” suçlamasıyla devam eden davasına ilk kez çıktığında, dosyanın Asliye Ceza mahkemelerine gönderilmediğini fark etti. Diken, 24 Ağustos 2011’de bir yazı yazarak dosyayı ilgili birime gönderdi. Dosya 21 Eylül 2011’de İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ulaştı. İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi, 13 Mart 2012’de, 7,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasıyla, davanın düşmesine karar verdi.

“Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve bu örgüt adına faaliyette bulunmak” suçlamasıyla İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava da 9 Nisan’da zaman aşımından düştü.

‘Hakkımı helal etmiyorum’

İddianameyi hazırlayan dönemin Özel Yetkili Savcısı Nazmi Okumuş, davanın zaman aşımından düşmesinin ardından “Biz kamu hakkını korumaya çalıştık. Davanın zaman aşımından düşmesinde kimin eksiği, hatası varsa hakkımı helal etmiyorum” dedi.

Kaynak