Türkiye ‘de Eczanelere Baskı ve Baskın!

eczaneDeğerli Meslektaşlarımız;

Aşağıda İstanbul Eczacı Odası’nın gündeme getirdiği önemli bir uyarıyı dikkatlice okumanızı ve gereken hassasiyet konusunda eczacılarımızı ve eczane hizmetleri meslektaşlarımızı bilgilendirmenizi önemle rica ederim.

Aynı şekliyle duyuru

Eczanelerin İlaç Satışında Maruz Kaldığı Çağdışı Uygulama Bir An Evvel Durdurulmalıdır!

Eczanelerde reçetesiz ilaç satışı tedavilerin sürdürülebilmesinde ve devam reçetelerine ait ilaçların hastaya ulaştırılmasında son derece önemli bir ülke gerçeğidir.

Çağdışı bir anlayışla yasaklarla engellenmesi hasta mağduriyetlerine neden olmasının yani sıra ayakta kalma mücadelesi veren eczane ekonomilerine de geri dönülemez zararlar verir. Bu nedenle bir bütün içerisinde değerlendirilmelidir.

Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu 18 Mart 2013 tarihli yazısı ile 1956 yılında yayımlanarak yürürlüğe girmiş 6197 sayılı yasanın 24. maddesini dayanak göstererek eczanelerde neredeyse reçetesiz ilaç satışını yasaklamıştır.

Kurum İl Sağlık Müdürlüklerine gönderdiği yazıda, illerde gerekli görülmesi halinde Eczacı Odası yetkilileri ile beraber tüm eczanelerin kontrol edilmesi ve elden ilaç satışı yapan eczanelere 200 TL ceza kesilmesi talimatını vermiştir.

İstanbul genelinde meslektaşlarımızdan tarafımıza yapılan bildirimlerde bazı ilçelerde Sağlık Müdürlüğü yetkilerinin eczanelere baskınlar düzenledikleri ve cezalar keserek eczanelerin elden ilaç satışını engellenmeye çalıştıkları görülmektedir.

Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki biz eczacılar ilacın hastaya ulaştırılmasında “doktor reçetesi ve eczacı danışmanlığı” gibi bilimsel bir gerekliliğe inanan ve savunan bir mesleğin sahipleriyiz.

Akılcı ilaç kullanımının gerçekleşmesi bir dizi sistematiğin günümüz şartlarına uyarlanması ve düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu konu ile ilgili hiçbir değerlendirme yapmadan gerekli altyapıyı oluşturmadan en son 60 yıl önce düzenlenmiş, 1927 yılından beri ise Eczacılar ve Eczaneler Hakkında kanunda yer almış ve fiili yaşantımızın tamamen dışında kalmış kuralları uygulamak bu ülkenin hangi sağlık sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır?

Bu gün her ne kadar doktora ulaşma noktasında aile hekimliği uygulaması hayata geçirilmiş olsa da burada sunulan hizmetin kalitesi sorgulanmaya değerdir. Hastaların muayene edilmesine bile olanak olmayan 3-5 dk sürelerde tamamen hasta talepleri ile şekillenmiş bir ilaç yazma düzeni içerisinde eczanelere sınırlama getirmek mi akılcı ilaç kullanımı sorunlarını çözecektir?

Kaldı ki bugün Türkiye ilaç pazarının %85’inin geri ödeme kapsamında olduğu düşünüldüğünde, eczanelerden halka ücretli olarak ulaşan ilaçlar pazarın sadece %15’i iken bu ilaçların sadece hastaların devam ilaçlarından oluştuğu ortada suistimal ya da yasa dışı birşey olmadığı bir gerçektir.

Ülkemizde 1. basamak sağlık hizmeti içerisinde bile doktora ulaşmanın paralı olduğu, doktorun yazdığı reçetelerin bir bölümünün hasta tarafından alınmadığı veya ödenen katılım payları nedeniyle cepten ödenen para ile ilaç almanın daha cazip olduğu bir geri ödeme sisteminde temel sorun reçetesiz ilaç alımını bir takım yasaklarla engellemek mi olmalıdır?

Yoksa amaç suni bir talep yaratarak devam ilaçlarını bu güne kadar cepten ödeyerek almanın çok daha konforlu bir düzen olduğu sağlık sistemimizde, hastaları çoğunlukla yetersiz hizmet ürettiklerine inandıkları için talep noktasında daralma olan aile hekimlerine yeniden yönlendirmenin yollarını mı açmaktır?

Bugün 60 yıldır uygulanmayan kanun maddelerini önümüze koyan Sağlık otoritesinin elden ilaç satışına karşı gerekçe olarak gösterdiği “insan sağlığı için tehlike oluşturabileceği” tespitine bu yasanın yürürlüğe girdiği 60 yıl boyunca görev alan hiç bir sağlık otoritesi acaba neden gerek görmemiştir? Acaba onlar eczacının hastaya sunduğu ilaç hizmetinde kullandığı inisiyatife ve seçiciliğe fazla mı güvenmişlerdir?

İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun talimatının uygulanmaya başlanmasıyla Türkiye’deki sağlık hizmetinde büyük bir kaos oluşacağı açıktır.

Seyahat vb. nedenlerle ilacı yanında bulunmayan, ilacı bozulan, dökülen, miadı dolan, kırılan, kaybolan binlerce hastamızın ilaca ulaşmasını zorlaştırmanın hangi haklı gerekçesi olabilir? Hastalarımız bir de bu ilaçları almak için tekrar aile hekimine gitmek ve gereksiz yere muayene ücreti ödemek zorunda kalmayacak mıdır?

Ülkemizde ilaç temin düzeni yılların birikimleri içerisinde oluşmuş kendine özgü ve ülkemiz şartları ile şekillenmiş bir düzendir. Yıllık 1,5 milyar kutu ilacın hastalara sorunsuz ulaştırılmasında inanılmaz bir performansa sahip biz eczacıların anlaşılan o ki değerinin ve öneminin sağlık otoritesi farkında değildir. Eczacıların sorunsuz işleyen bir ilaç hizmetinde kullandıkları inisiyatif, hasta odaklı ilaç hizmet üretimi ve kendine özgü geliştirdiği kontrol mekanizmaları Sağlık Bakanlığınca görmezden gelindiği ve önemsenmediği bugün çok net görülüyor.

Ülkemizde ilacın reçeteli-reçetesiz ayrımı noktasında çalışmaların devam ettiği süreç bile henüz sonuçlanmadan, bitkisel ilaç, gıda takviyesi, destek ürünleri, tıbbı ürünler adı altında birçok ilacın eczane dışında satılmasına müsaade edildiği, halkın yanıltıcı reklamlarla kandırılmasına göz yumulduğu, sadece eczanede satılması gereken ilaçların bile yıllardır marketlerde, bakkallarda satılmasının engellenemediği bir sağlık sisteminde görülen odur ki gene hedef şaşırtılıyor ve fatura bu kadar sorun içerisinde en sorunsuz çalışan eczanelere çıkarılmaya çalışılıyor.

Biz eczacıların 14 Mayıs Eczacılık gününe kısa bir süre kala maruz kaldığımız bu çağdışı uygulamaları kabul etmemiz mümkün değildir. Eczaneler üzerindeki hastalarımızın devam ilaçlarını almak noktasındaki haklı talepleri ile şekillenen reçetesiz ilaç satışı ile ilgili baskılar bir an önce durdurulmalıdır.

Bu konu ile ilgili yasal düzenlemeler ve hasta talebini realize edecek çalışmalar tamamlanmadan ve sektörel anlamda değerlendirmeler sonuçlanmadan hayata geçirilecek sistem üzerindeki yasaklar ve tek taraflı dayatmaların ilaca ulaşmakta mağduriyet yaratacağı ve kaos oluşturacağı bugünden çok net görülmektedir.

Ülkemizdeki tüm eczacıları yakından ilgilendiren ve hasta ile karşı karşıya bırakan bu gelişmelere sessiz kalan Türk Eczacıları Birliği’nden acilen bir değerlendirme beklediğimizi bu aşamada belirtmek istiyoruz.

KAYNAK: İSTANBUL ECZACI ODASI